Sefer Tası (The Lunchbox)

''YANLIŞ TREN SİZİ DOĞRU İSTASYONA GÖTÜREBİLİR'' Hani bazı filmler vardır, derdinizi tasanızı bırakır karakterleri düşünürsünüz. Onların heyecanlanması gereken yerde heyecanlanır hatta bazen gerçekliğinizden soyutlanır onların mutluluğunun sizinkinden önce geldiğini fark edersiniz. Romantizm, aşk... Bence Dabba'yı anlatan kelimeler bunlar değil. Mutluluğu arama hikayesi, hepimizin hikayesi. Hollywood'un kusursuz artistlerinin oynadığı, görkemli şehirlerinde geçen, bize bir erkek ve kadının plastik bi ilişkiye başlamasını anlatan filmlerin çok daha ötesinde bir şey gördüm ben, gerçeklik. Hayata tekrar başlayan bir adam, mutlu bir yetim, vefakar bir "teyze" ve güçlü, çok güçlü bir kadın. Sonunda ise, sadece kader. Hele o sigaranın çıkardığı ses öldürdü beni. Yalnızlık, hayatta yapacak bir şey bulamama. Ait hissedememe. Bak bu da olmadı demeler. İhtimaller ihtimaller. Ayni anda ayni sarkiyi dinliyoruz belkide yuzlerce insanla. Pervaneler. Off.. İnsan kendini anlayacak anlamayı bırak, dinleyecek birisi olsun istiyor. Çok şey yazılır bu simdi ama yorgunum. Kafam dağılmış. Sizde bu yazılıp çizilenleri okumayı bırakın da filmi izleyin derim ben :) 10­/9

Sinemalar.com/Icaruss adlı hesabımdan...